Saldırganlık her insanda potansiyel olarak bulunan bazen denetim altına alabildiğimiz kimi zaman kendimizi engelleyemeyerek dışa vurduğumuz itici bir güçtür. Bu tür davranışların altında genellikle ihmal, otoriter disiplin, kötü yaşam olayları, stres, olumsuz ve acı veren duygular gibi nedenler yatar. Akran ilişkileri, günlük hayal kırıklıkları, içsel ve dışsal faktörler yıkıcı davranışlarımızı etkiler ve belirler. Çocuklar engellendiğinde ve kendilerine zarar verildiğinde kendilerini korumak adına saldırgan davranışlarda bulunabilirler. Bu durum karşısında çocuğun saldırgan bir kişiliğe sahip olduğu düşünülemez. Saldırgan çocuklar olur olmaz durumlarda ve zamanlarda saldırıya geçerler.
Araştırmalar oyun temelli pek çok aktivitenin saldırganca davranışları azalttığını ortaya koymaktadır. Bu tür saldırganca ve agresif tepki ve davranışları gözlemlediğimizde, ebeveynler olarak çocuğa suçlayıcı davranıp, davranışı baskı şeklinde engellemenin faydası olmayacağını unutmayalım. Yetişkinler olarak çocukların öfkelerini rahatça ifade edebilecekleri oyunlara alan açmak birikmiş gerilimlerinin dışa vurulmasına fırsat sağlar. Çocuğun olumlu davranışlarını görüp pekiştirmek de önemlidir. Bastırılan ve ortaya çıkarılamayan öfke bireyin ruhsal gelişimini olumsuz etkiler ve yetişkinlik döneminde tekrardan kendini gösterebilmektedir.
Primum non Noncere! “Önce zarar verme!” -Hipokrat