Çocuk ve ergenlerin psikolojik değerlendirmesinde psikometrik testlerin yeri: Ne zaman? Ne için? Nasıl?
Gelişimsel güçlükler, okula uyum problemleri, akademik başarısızlıklar ya da duygusal ve davranışsal sorunlar, hangi sebeple olursa olsun, bir ruh sağlığı uzmanına- bu uzman, psikolog, çocuk psikiyatristi ya da psikolojik danışman olabilir- başvuran her ebeveynin zihnini şu soru meşgul eder: Şu an konuştuğumuz uzman, çocuğumun yaşadığı problemi anlayabilecek mi ve çocuğuma yardım edebilecek mi?
Testlerin uygulanmasına dair bir örnek
Akademik ya da duygusal/davranışsal problemin nedenleri ve olası çözüm yollarını anlamak için gelişim, duygusal ve zeka testleri uygulanabilir. Genellikle okuldaki eğitim uzmanlarının süregelen bir problem için aileyi yönlendirmesi ya da ailenin çocuğunda yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu fark etmesi üzerine, ebeveynler çocuğu için psikolojik yardıma başvurur.
Örnek bir çocuk danışan üzerinden testlerin kullanımını irdeleyelim. Çocukta yaşanan sorunun bir ders başarısızlığı olduğunu düşünelim. Görünen problemin ortaya çıkış ve devam etme nedenini- çocuğun ve ailenin detaylı öyküsünü öğrensek dahi- zeka ve duygusal testler olmadan anlamak zordur. Ders başarısızlığı, nöropsikolojik kökenli bir arazdan mı kaynaklanıyor? Yoksa içsel-duygusal dünyada yolunda gitmeyen bir şeyler mi çocuğun zihnini çeliyor? Bu sorular, problemin adını koymamız için bir başlangıç noktası oluşturur.
Peki bu soruları nasıl yanıtlayacağız? Hem zihinsel kapasiteleri değerlendiren zeka testlerini hem de duygusal dünyayı anlamamıza imkan veren projektif testleri uygulayacağız.
Zeka testinde ya da bir projektif testte, psikoterapi seansında olduğu gibi, psikolog ile çocuk ikili bir ilişki oluşturur. Testin uygulayıcısı psikolog, ikili ilişki içinde, çocuğun düşünme biçimini, yabancı biriyle kurduğu iletişimi, çocuğun endişelerini, test motivasyonunu, çalışmaya karşı tutumunu gözlemler ve bütün bunların, görünen ders başarısızlığı sorunu ile nasıl bir bağlantısı olduğu üzerine düşünebilir.
Zeka testlerini ele alırsak, bir zeka test bataryası, sadece çocuğun sözel, performans ya da genel zeka puanını ölçmez. Çocuğun zihninin nöropsikolojik ve bilişsel işleyişi, dikkat ve konsantrasyon düzeyi, düşünme, yargılama, görsel ve işitsel dikkat gibi akademik becerilerde neyi ne kadar yapabildiği, hangi öğrenme biçiminde yetkin olduğu, özel bir eğitsel destek gerekirse nasıl bir çalışma metodundan fayda göreceği gibi o çocuğun zihinsel kapasitesine has, güçlü ve desteklenmesi gereken öğelerle ilgili detaylı bilgi sağlar.
Ancak hala yaşanan ders başarısızlığı probleminin nedenlerini ve çözüm yollarını tam olarak öğrenmiş değiliz. Ciddi düzeyde bir nöropsikolojik güçlük olmadığı durumlarda, öğrenme ile ilgili güçlük yaratan ya da dikkatteki bozulmaya yol açan faktörleri, çocuğun ruhsal-duygusal dünyasında aramak gerekir. Kendini herhangi bir nedenle mutsuz hisseden bir yetişkinin, işyerinde mesleki performansının düşmesi gibi, bir çocuğun zihninin öğretmenin anlattığı konuya açık olması ya da tahtaya yazılan bilgiyi bilişsel düzeyde işleyebilmesi için duygusal- içsel sorunlardan arınmış olmalıdır.
Ancak bahsettiğimiz duygusal sorunlar, çocuk tarafından açık bir şekilde sözel olarak ifade edilemeyebilir. Genellikle aile ve okul için sorun olarak tariflenen durum- örneğimizdeki ders başarısızlığı gibi- çocuk tarafından bir problem olarak yaşanmaz. Çocuğun bu soruna yol açan içsel-duygusal zorlukları ve ihtiyaçları, sadece projektif testler aracılığıyla, biz yetişkinler için anlaşılabilir hale gelir.
Bir insan-aile-ağaç çiz testleri, hikaye kartlarından oluşan algı testleri ya da Rorschach mürekkep lekesi testi gibi projektif testler, çocuğun neye üzüldüğünü, neye sevindiğini, neye kızdığını, nelerden korktuğunu, kendisini, annesini, babasını iç dünyasında nasıl algıladığını, yaşadığı sorunlarla başa çıkmada, hangi savunma mekanizmalarını nasıl kullandığını, olası bir psikoterapi çalışmasında terapistle nasıl bir iletişim kuracağını, nasıl bir terapötik yol haritası gerektiğini ve hangi terapi yaklaşımından fayda görebileceğini, gelişim basamaklarına göre bilimsel olarak bize gösterir.
Ders başarısızlığı yaşayan çocuk danışan örneğinde, akademik problemin arkasında, çocuğun davranışlarına yansımayan, iç dünyasında yoğun olarak yaşadığı olası kaçıngan, depresif ya da kaygılı bir duygunun, dikkat ve öğrenme becerilerini nasıl olumsuz etkilediğini ve problem için nasıl bir çözüm yolu oluşturulacağını, ancak zeka ve projektif testlerin uygulanmasıyla, bilişsel ve duygusal dünyayı birlikte değerlendirdiğimizde anlayabiliriz.
Gelişimsel tarama testleri: Çocuğumun gelişimi nasıl?
Çocuklarda psikometrik değerlendirme, sadece varolan bir akademik ya da psikolojik problemin tanımlanmasına ve eğitsel-psikolojik desteğin planlanmasına ışık tutmaz. Aynı zamanda çocuğun büyümesinin, gelişim basamaklarına uygun olup olmadığı, yaş normlarına uygun bir gelişim için neler yapabileceği, gelişim tarama testleri tarafından saptanabilir.
Ailenin ya da kreşteki öğretmenin gözlemlediği bir gelişim geriliği şüphesinin aslında yaş dönemine göre bir geriliği yansıtmadığı ya da başka bir gelişimsel alanla ilgili gözden kaçan bir gelişim gecikmesi de yine standardizasyonu iyi yapılmış bir gelişimsel test vasıtasıyla, çocuğun değerlendirmesini yapan psikoloğun dikkatini çekebilir.
Sonuç yerine
Örnekleyerek göstermeye çalıştığımız üzere, çocuğun yaşadığı akademik ya da duygusal-davranışsal problem, arka planda varolan bir duygusal ihtiyacın ya da nöropsikolojik bir arazın belirtisi olabilir. Bu belirtileri çocuğun yaş dönemine ve gelişim basamaklarına uygun olarak, bilimsel psikometrik testlerle değerlendirmediğimizde, sorunun kaynağına inemeyip, sorunu tanımlayamayız. Ancak tanı kadar önemli olan bir diğer noktada, sorunun çözümünde hangi yolları kullanacağımızı -örneğin sadece eğitsel destek mi yoksa hem özel eğitim hem psikoterapi mi gerekir sorusu gibi- bilemeyiz.
Tanı ve çözümde, yolumuzu aydınlatan bir ışığın eksikliği, karanlıkta yönümüzü bilmeden yürümemize ve çocuğun bir daha geri döndürülemeyecek yıllarının kaybına neden olabilir.
Primum non Noncere! “Önce zarar verme!” -Hipokrat